Aile Dizimi

Bir çoğumuzun yaşamı ailemizin gizli dinamikleri tarafından yönetilmektedir. İlişkilerde, iş hayatında yaşanan zorluklar, hastalıklar, mutsuzluklar bu dinamiklerin sonucu olabilir. Aile Dizimi ile yaşamımızı zorlaştıran problemlerin arkasında yatanlar ruhsal planda şifalandırılır.

Bugünkü biçimiyle Bert Hellinger tarafından geliştirilen Aile Dizimi, 30'lu yılların başında Gregory Bateson'ın başlattığı yolun devamıdır. danışmanlığa kişinin ait olduğu sistemi ilk dâhil eden Bateson olmuştur.

Hellinger gerçekleştirdiği Aile Dizimleri’nde, kişinin ailesine ait içsel resimlerle çalışmaya başlamıştır. Bu iç resim ve oluşum, fenomenolojik bir danışmalık yaklaşımının ürünüdür. Kişi sorununu danışmana aktarır ve gruptan aile bireylerini ve kendisini temsil edecek kişileri seçer, o anki hisleri doğrultusunda onları mekân içinde yerleştirir ve atılacak adımları izlemek üzere yerine oturur. Danışman, dizim içindeki temsilcilere, aile bireylerinin konumunda kendilerini nasıl hissettiklerini sorup geribildirim alarak, kilitlenme ve çözümünün gün ışığına çıktığı noktaya kadar adım adım ilerler.

Aile Diziminin Mekanizması Nedir?

Ne yaşarsak yaşayalım, ruh sürekli oyunun içindedir. Kötü bir şey yaptığımızda da, barışçıl ya da çözüm üreten olduğumuzda da, bu durum değişmez. Eylemlerimizin niteliği, ruhun farklı niteliklerini yansıtır. Burada Aile Dizimi deneyimi ve gözlemler bize çok farklı bir olgu zinciri sunar. Hepimiz büyük bir ruhun üzerindeki küçücük parçalarız. Bir ruhumuz olduğu gerçeğine ek olarak, her şeyi kapsayan büyük bir ruhun içinde yer aldığımız, aile dizimlerinde çok açıkça gözlenip hissedilmektedir.

Hellinger'in hareket noktası şöyle özetlenebilir: Ruh, varlığını bilinçdışı sürdüren kolektif vicdanı harekete geçirir. Bu kolektif vicdan, bir aile, grup ya da topluluğun birleştirici gücüdür; ailedeki herkesin eşit derecede katıldığı ortak amaçlar doğrultusunda hareket eder. İlk amaç, grubun hayatta kalmasını sağlamaktır. Bu yüzden topluluk vicdanı asla gruptan birinin dışlanmasına, unutulmasına izin vermez. Bu vicdan hem hayatta olanları, hem de ölmüşleri içine alır. Ait olduğumuz topluluğun hayatta olmayan bireylerinin ortak bilinç yoluyla yaşamlarımıza damgalarını vurmalarının altında yatan dinamik de budur. Topluluğumuzun ölmüş bireyleri hayatımıza her anlamda etki ederler. Bilindışı aile vicdanı veya kolektif vicdan, ailede birisi unutulduğunda, dışlandığında veya trajik bir olaya, bir haksızlığa maruz kaldığında, karşı durulamaz bir güç olan denge-telafi mekanizmasını harekete geçirir. Bunun sonucu da, sonraki kuşaklardan birisinin "aile resminin" dışında kalmış bu bireyi hayatıyla temsil etmesi ve onun alın yazısını izlemesidir. Süreç, bilinçaltının karanlığından gün yüzüne, bilince çıkarılana dek kuşaklar boyu sürebilir; etkileri zincirleme yayılan kilitlenmelere yol açabilir.

Morfogenetik Alan

Hellinger'e göre içinde hareket halinde olan her şeyin kolektif hafızaya kaydedildiği bir alan vardır. İngiliz biyolog Rupert Scheldrake buna biyolojide morfogenetik alan ismini öneriyor. Sheldrake'in biyoloji alanında deneylerle kanıtladığı gerçek, her oluşumun, morfogenetik alanın kolektif hafızasına kayıt edilerek tekrarlandığıdır. Bu olgu, hem canlılar, hem de cansızlar için geçerlidir. Buna canlılar âleminden çarpıcı bir örnek ünlü "100. maymun vakası"dır: Japonya'da bir adada topluluğun en zeki maymunu patatesini deniz suyunda yıkamayı (böylece tuzlandırıp daha lezzetli bir hale getirmeyi) keşfettiğinde, bu bir anda diğer maymunlar arasında da yayılmakla kalmamış, yeryüzünün deniz kıyısındaki her yerinde maymunlar bu şekilde patatesi deniz suyunda yıkamaya başlamıştı. Morfogenetik alan tüm olanları kaydeder. Ailelerde de belirli yaşamsal kaderlerin duygusal kilitlenmeler sonucu tekrar etmesini morfogenetik alanın çekim gücüne bağlayabiliriz.

Ünlü Fransız psikoloji profesörü Anne Ancelin Schützenberger'in çalışmaları, trafik kazalarının belirli yerlerde tekrarladığını ortaya koyarak morfogenetik alanın gücüne çarpıcı başka bir örnek ortaya koymuştur.

Amerika'da yapılan bir B. Hellinger Aile Dizimi çalışmasında bir Kızılderili kadının anlattıkları, morfogenetik alanı bir kez daha gözler önüne sermiştir. Kadının kız kardeşi bir trafik kazasında hayatını kaybetmişti. Kısa bir süre sonra aynı yerde aileden üç kişi daha yaşamlarını yitirmişti. Kadının kızı da annesine son zamanlarda garip yaklaşım ve ifadelerle, teyzesinin yanına, göğe ulaşmak istediğini söylüyordu. Kadının aile dizimine katılma nedeni, kızının bu "gitme isteğini" açığa kavuşturmaktı. Başarıyla sonuçlanan dizimde bu dinamik gün yüzüne çıktı. Bu noktada, bir bilinçdışı çekim alanından ve gücünden söz edebiliriz. Bu alan, içerdiği güçle, yaşayanları bilinçsiz kaldıkları sürece önüne katıp sürüklemektedir.

Morfogenetik alan bilinçsizdir, böyle olduğu için de hep aynı şekilde tekrara dayanır, kişi bundan kendini kurtaramaz. Ama görüp kabul etmeyle gelen özgürlük, hareketin tekrarını ebediyen kırıp çözebilir. Bunun olabilmesi için B. Hellinger'in dediği gibi ruhun derin hareketleriyle uyum içinde olabilmek gerekir. Büyük bir güçle, ait olduğumuz büyük ruhla ilişki içinde olmak gerekecektir. Aile dizimlerinde aile bireylerini temsil eden kişiler kendilerini "büyük ruhun derin hareketlerine" bıraktıklarında (dizim öncesi o kişiyle ilgili hiçbir bilgiye sahip olmadıkları halde) nesiller boyu devam eden kilitlenmelere ve tekrarlara çözüm bulunabildiğini gözlemliyoruz. Bulunan çözümün, aile ruhunun da ötesinde daha büyük bir yere yöneldiğini ve bu hareketin kabul etmeye, onurlandırmaya ve barışa yol açtığını görüyoruz. Ruhun bu derin hareketleri baskı altına alınamaz, çok yavaştır, çözüme kendi zamanını izleyerek gider, barışa, kabul etmeye, bütünün her parçasının derin kabulüne doğru ilerler.

Bir Organizasyon Dizimi Nedir?

İşyerlerinde de aileye benzer bir sistem, bir hiyerarşi vardır. Bu sistemde bir düzen yoksa ekip içinde devamlı bir huzursuzluk, bir gerginlik yaşanır. Organizasyonlarda da ailede olduğu gibi herkesin kendi yerini kabul etmesi esastır. Bir iş yerinin büyümesinin önünde ne gibi engeller olduğu, kurumun sahibinin ya da yöneticilerinin kendi yeteneklerini neden tam olarak sergileyemedikleri, mekândan kaynaklanan sorunlar olup olmadığı organizasyon dizimlerinde gündeme getirilebilir. Örneğin aynı mekandadeğişik zamanlarda sürekli iflas yaşanmış olması, o mekân için bir kolektif bilinç oluşturur ve bu mekânda yeniden bereket enerjisinin akması için bu kolektif bilincin kırılması gerekir.

Bir organizasyon diziminde şu konular ele alınabilir:

  • Ekibin arasındaki düzeni oluşturmak, çatışmaları çözmek
  • Piyasaya sürülecek yeni bir ürünün/hizmetin önündeki engelleri çözmek
  • Ortaklık kurma aşamasında ortaklardan kaynaklanan olası engelleri görmek
  • Mekân değiştirme, taşınma aşamasında seçenekleri değerlendirmek
  • Emeğin karşılığının alınmadığı durumlarda, bu konudaki engelleri çözmek

Bireysel veya Grup Dizimi

Aynur Salış tarafından yöneltilen Aile Dizimleri’nde gruba katılan herkes için mutlaka bir dizim yapılır.

Bireysel dizimlerde temsilciler için özel olarak üretilmiş figürlerle çalışılır.